Sporda Şiddetin Nedenleri

 Sporda Şiddetin Nedenleri – Bayram Ali Hacımustafaoğlu

Spor ve şiddet aslında bir arada kullanılmaması gerekirken, özellikle son zamanlarda maalesef birbirlerinden ayrılmaz bir hal almıştır. Bunun birçok farklı sebebi olmasına rağmen biz bu yazımızda özellikle en başta yer alan bazı sebeplerini ele alacağız.

Spordaki şiddetin bir nedeni spor kulüplerinin ve bağlı oldukları federasyonların yapılarından ve teşkilatlanmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde spor kulüplerinin birçoğu Dernek statüsünde faaliyet göstermektedirler. Derneklerin üyelik yapısındaki statükoculuk, kişilerin veya grupların derneklerin üyelik yapılarındaki filli egemenlikleri ve etkileri en üst düzeydedir. Derneklerin genel kurullarında ve seçimlerinde üyelerinin tam bir katılımı söz konusu değildir, daha çok o dönemde yönetimde yer alan kişi veya gruplara yakın kişilerin yönlendirilmesi ve katılımı ile gerçekleşmektedir. Böylece hali hazırda kulüp başkanı olan veya yönetimde var olan kişilerin istememeleri halinde, yeni farklı kişilerin kulüp yönetiminde söz sahibi olabilmeleri, yönetime seçilebilmeleri çok zordur. Özellikle birden fazla dönemde kulüp başkanlığı yapmış kişi ve yöneticilerin dönemlerindeki seçimlerde bu zorluk hat safhaya ulaşabilmektedir. Bu yapı sadece spor ile ilgili Derneklerde değil, hemen hemen bütün sivil toplum kuruluşlarında görülmektedir.

Bunu önleyebilmenin yolu spor kulüplerinin Dernek statüsünde üyelik esası ile yönetilmesi değil, şahsa veya bir tüzel kişiliğe bağlı özel şirket statüsünde yönetilmeleridir. Yani spor kulüpleri, gerçek veya tüzel kişilerin kendilerine ait malları olması gerekir. Bu veya benzeri bir yönetim sadece sporda şiddeti önlemeyecektir, aynı zamanda spor kulüplerinin mali durumlarını da disipline edecektir.

Spor kulüpleri Federasyonlara bağlı olarak faaliyet göstermektedirler. Federasyonlar o spor dalını yönetmektedirler. Yani sporu yöneten kulüpler değil, Federasyonlar olmaktadır. Federasyonların ise yapılarında ve seçilmelerinde çok fazla bir değişiklik beklenmemelidir. Federasyonlar bütün dünyada benzer yapılardan oluşmaktadır. Federasyonların başkan ve yöneticilerinin kendilerini seçen kulüplerin baskılarına veya Federasyonu etkileme çabalarına direnebilmeleri yeterli olacaktır. Bu da kişisel bir durum olup, Federasyonun yapısı ile ilgili değildir. Aynı şekilde Federasyonun bağımsız kurullarının da Federasyonun baskısına maruz kalmadan çalışabilmesi gerekmektedir, Federasyonların bunu sağlaması yeterlidir. Çünkü bu kurullar yeterli bilgi ve birikime sahip donanımlı kişilerden oluşmaktadır. Yine Federasyonun bağımsız kurullarının her türlü etki ve baskıya maruz kalmadan çalıştığının da bütün spor aktörlerine kabul ettirilmesi, bu algının yerleşmesinin sağlanması gerekmektedir.

Ülkemizde hemen hemen bütün spor Federasyonlarının disiplin/ceza kurulu yapılanması bulunmaktadır. Bu kurulların vermiş oldukları kararların itiraz incelemeleri futbolda Türkiye Futbol Federasyonunun bünyesinde yer alan Tahkim Kurulunda, diğer spor dallarında ise Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan Tahkim Kurulunda incelenmektedirler.

Sporda Federasyonların bünyelerinde yer alan disiplin veya ceza kurullarının kararları başta olmak üzere spor Federasyonlarının vermiş oldukları bütün kararların itiraz veya temyiz incelemelerinin yapılabilmesi için CAS benzeri bir yapılanma oluşturulmalıdır. Bu yapılanma Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi bünyesinde olabileceği gibi, daha farklı yapılanmada ön görülebilir. Burada önemli olan bütün Federasyonların oluşacak bu Tahkim Kurulunun bütün yetkilerini, yaptırımlarını ve kararlarını tanımalarıdır. Böylece bu Tahkim Kurulunun bağımsızlığından şüphe edilmeyeceği için vereceği kararların tarafsızlığından da şüphe edilmemiş olacaktır. Böylece artık Federasyonların kendi kurullarının veya Tahkim Kurulunun vermiş olduğu kararların tartışılmasının da önüne geçilmiş olunacaktır.

Özetle Federasyonların ve kurullarının kararlarının tartışılmasının önüne geçilmelidir, bunların saygınlıklarının ve otoritelerinin artırılmaları sağlanmalıdır.

Spor faaliyetlerinde taraftarlar derneklerinin etkisi göz ardı edilemez. Taraftarlar derneklerinin spor kulüpleri ile fiili ve hukuki bağı yoktur ve olmaması da gerekir. Spor kulüplerinin binlerce hatta milyonlarca taraftarları olmasına rağmen, maalesef birkaç yüz kişinin bir araya gelmesi ile oluşturulan taraftarlar dernekleri, doğru olmamasına rağmen spor kulüplerini temsil ettikleri izlenimi uyandırmaktadırlar. Böylece bu taraftarlar derneklerinin yapmış oldukları bütün faaliyetler de spor kulüplerine mal edilmektedirler

Taraftarlar dernekleri bireysel olarak faaliyet göstermemektedirler, toplu olarak hareket etmektedirler. Böylece topluluk psikolojisi ile kişilerin içinde yer alan şiddeti körüklemektedirler.

Olay çıkartan taraftarlar genellikle organize olarak hareket eden gruplarından kaynaklanmaktadır. Bu taraftarlar genellikle dernek, mahalle veya arkadaş oluşumları ile bir araya gelebilen küçük gruplar olmalarına rağmen, yine de spor müsabakalarında organize olmadan gelen daha büyük grupları etki altına alabilmektedirler. Küçük grupların organize olarak hareket etmesi, spor karşılaşmasını seyretmeye gelen çok daha fazla sayıdaki diğer seyirci gruplarının da sanki onlarla aynı duygu ve düşünce içindeymiş gibi algılanmalarına da sebep olabilmekte, hatta çok daha fazla sayıda olan bu seyircileri baskı ve etki altına alabilmekte ve onları pasifize edebilmektedirler.

Örneğin bazen bireyler tek başlarına hareket ettikleri zaman şiddet akıllarına bile gelmemektedir. Fakat aynı bireyler bir topluluk haline gelince, topluluk psikolojisi ile ortak hareket etmenin vermiş olduğu güç ve güvenle şiddet üretebilmektedirler. Kalabalık içerisinde şiddet üreten bu kişiler, aslında günlük yaşantılarında belki de çok mazlum kişiliklere de sahip olabilmektedirler. Yani toplumdaki bireylerin birbirlerini tetiklemeleri ve etkilemeleri ile de şiddet oluşabilmektedir.

Taraftarlar dernekleri çok az bir taraftar grubunu oluşturmalarına rağmen yine de sadece spor faaliyetleri esnasında değil, spor kulüplerinin, hatta Federasyonların seçimlerinde bile etkin rol alabilmektedirler. Bunun sebebi de taraftarlar derneklerinin grup olarak hareket etmeleri ve ortak bir güç odağı haline gelmeleridir.

Taraftarlar derneklerinin bu tutum ve davranışları ister istemez karşılarında bir başka taraftar derneğinin çıkmasına sebep olmaktadır. Böylece aslında direk olarak spor taraftarları arasında değil, fakat taraftar dernekleri arasında karşılıklı kutuplaşmalar, karşılıklı kin ve nefret tohumları ekilmektedir. Bu da doğal olarak spor faaliyetlerine yansımaktadır.

Taraftarlar dernekleri adından anlaşılacağı üzere taraf olmaya dayanmaktadır. Oysaki spor faaliyetlerinde taraf olunmamalıdır, seyirci olunmalıdır. Bir spor kulübünün faaliyetleri bireysel olarak seyir edilerek de desteklenebilir.

Ülkemizde taraftar olmak bir iş, bir geçim kaynağı haline gelmiştir. Zaman zaman taraftarlık bir silah olarak bile kullanılabilmektedir. Bu sebeplerle spor ile sınırlı olmak üzere başta Anayasa olmak üzere derneklerle ilgili yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra taraftar derneklerinin kurulması ve faaliyetlerinin yasaklanması sağlanmalıdır.

Spordaki şiddet hukuki mevzuatlardaki eksikliklerden veya mevzuatların kararlılıkla uygulanmamasından da kaynaklanabilmektedir. Spor ile ilgili mevcutlar ile sadece Kanun, Yönetmelik gibi yasal mevzuatlar algılanmamalıdır. Bu yasal mevzuatların yanında ayrıca spor Federasyonlarının kendi mevzuatları olan talimatlar da kastedilmektedir.

Gerek idari anlamda Federasyonların talimatları ile gerekse yasal mevzuatlar ile bir takım yaptırımlar ön görmek sporda şiddeti önlemek için yeterli değildir. Ayrıca bu talimatların ve mevzuatların her kesim için kararlılıkla uygulanabilmesi ve toplumunda da idari ve yasal düzenlemelerin ve yaptırımların uygulanabileceğinin bilinmesi gerekmektedir. Eğer toplum içerisinde bu yaptırımların uygulanmama ihtimalinin olduğunun düşünülmesi bile, bütün bu mevzuatları etkisiz hale getirebilmektedir.

Bir kez bile bu yaptırımların uygulanmaması halinde, bundan sonraki aynı şiddet olaylarına da yaptırımların uygulanamayacağı anlamına gelmektedir. Aksi halde aynı şiddet olaylarından birine yaptırım uygulayıp, bir diğerine uygulamamak daha büyük şiddet olaylarının doğmasına sebep olabilecektir.

Federasyonlarca getirilen talimatların veya hukuki mevzuatların uygulanmasında objektiflik ve belirginlik hakim olmalıdır. Çünkü spor faaliyetleri toplumsal olaylardır. Bu toplumsal olaylarda suç ve suçlunun kesin olarak tespit edilmesi güçtür.

Federasyonların yaptırımlarında hangi suç hangi cezanın verileceği net ve belirgin olmalıdır. Örneğin bir suç karşılığı ön görülen ceza “1 ile 3 maç arası saha kapatma” şeklinde alt ve üst sınırlar belirtilerek olmamalıdır. Kesin olarak hangi suç için hangi cezanın verileceği belirtilmelidir. Çünkü aynı suça farklı cezalar verilebilmektedir. Bu da seyircinin Federasyonlara ve kurullarına olan bakış açısını olumsuz etkilemektedir.

Spor Federasyonların yaptırımları ile yasal mevzuatlardan kaynaklanan kamunun yaptırımı farklıdır. Bu her iki yaptırım ayrı ayrı uygulanmalı ve yürümelidir. Bu iki ayrı yaptırım tipi birbirlerini etkileyebilirler fakat birbirlerini beklememelidirler.

Spor Federasyonlarının yaptırımlarında sadece suç ve suçlu cezalandırılmamaktadır. Spor faaliyetlerinde suçların kişiselliği ilkesi uygulanamaz. Yine Federasyon yaptırımlarında kesin suç şüphesi veya kesin deliller aranmamalıdır. Spor faaliyetlerinde şaibenin veya ihtimalin var olması yeterli olmalıdır.

Son zamanlarda ceza hukukundaki “şüphe” tanımlamasının spor alanında da uygulanmaya çalışılması son derece yanlıştır. Çünkü ceza hukukunda var olan “şüphe” tanımı spor Federasyonlarının kararlarında dikkate alınamaz, uygulanamaz. Aslında ceza hukukunda var olan “şüphe” tanımı spor faaliyetlerinde “şüphe” olarak değil, “şaibe, ihtimal” olarak algılanmalı ve bu şekilde tanımlanmalıdır. Spor faaliyetlerinde ise şaibenin veya ihtimalin var olması yeterlidir, ayrıca kesin delil ve kesin ispat aranmamalıdır. Sporun anlam ve amacı bunu gerektirir.

Av. Bayram Ali Hacımustafaoğlu

bayram@bayramalihacimustafaoglu.av.tr

 

 

Bayram Ali Hacımustafaoğlu, Sporda şiddet, Hukuk, Hukuk Danışmanlığı, Spor Hukuku, Spor, Federasyon